28 Ekim 2013

Scrapbooking diye birşey

Hobilerime hobi katayım derken el yapımı kart hazırlanmasını buldum.Malum yeni yılda gelirken belki sizde benim gibi el yapımı birşeylerle sevdiklerinizin yanında olmak istersiniz diye düşündüm.Elbette yurt dışında tedarik malzemeleri bulmak daha kolay ama araştırmalarıma göre Panel Kırtasiye Anadolu yakasında İstanbulda Eminönüne gitmeden birşeyler yapabilmemize olanak tanıyor.

İşte bazı örnekler.Genelde Magnolia Tilda ile çalışılmış örnekleri buldum ben...Gazlı kalemlerle boyamasıda eğlencesi sanırım.Önce video








Biri kahve mi dedi ??? :)))



24 Ekim 2013

Sosisli Lazanya


Öyle çok el oyalamadan, sosisleri küçük doğrayıp sıvı yağda biraz pişirip, salça ve domates rendesi ekleyip bir tık kaynatalım. Başka yerde başemel sos hazırlayıp normal lazanya gibi hazırlayıp 200derecede kaşar rendesi dökülen üst kızarana kadar fırında pişirelim...Afiyet olsun

Ebru

23 Ekim 2013

İNSANLAR BAZEN ÖLÜR


Mevsimlerden sonbahar ...Baharın sonu de hayatın sonu de habire bir son silsilesi yağar bu mevsimde...Kuşlar gider, gökyüzü o pis kargalara kalır ama zamanla mevsimsel yalnızlıktan o kargalar bile güzel görünmeye başlar insana...Alfred Hitchcock' un Birds ( kuşlar ) filmindeki Tippi Hedren gibi omuzuna kargayı alıp anı fotoğrafı bile çektiresin gelebilir.Hayat Sonbahar da tüm zenginlikler elinden alındığında elinde kalanın değerini anlama dersi verir ...Kuşlar gider kargayı seversin, güneş gider yağmurları seversin...Seversinde seversin sen bile hayret edersin...İçten içe özlersin de ...Vücudunu yakan güneşi, görmesende o güzel kuş seslerini dinlemeyi, çiçekleri ve yaz böceklerini...
İnsanlar da bazen ölür sonbahar da...Aslında elindeki ve etrafındakiler sadeleştiği için bu mevsimde daha çok insana döndüğün için gidişlerini daha çok farkedersin...

Televizyon izlersin bir sanatçı ölür giden kaliteli aydınları düşünür hüzünlenirsin...Trafikte biri ölmüştür ve sen gazetede okumuşsundur veya gene güzel yurdunda bir kadın öldürülmüştür kadere lanet ederi imkansızlıklara hüzünlenirsin...

Ama bir gün iki veya üçkere de görsen eşinin, arkadaşının veya uzaklardan bir tanıdığının tanıdığı ölür öylece kalakalırsın...Bir insan ölür sen biraz daha büyürsün...Sıcak gülümsemesi, anlatılan güzel hikayeleri ile en yakınından kaybettiğini anımsarsın...Mezarlığa giden yolsa biraz da kendi kaybına gidersin...

Derken içeri bile giremezsin ardında bir adam sesi duyarsın " yaşlı biri ölmüş belli " nerden anladın der yanındaki ve gene tanımadığın ikinci kişi " bak nekadar çok kalabalık şimdilerde gençlerden biri öldümü böyle kalabalık olmuyor anlıyor tabii insan" , " nerede oluyorlar ki " " nerde olacaklar ya işte ya da internette"

Al sana bir hayat tokadı daha...Az insan olsun öz insan olsun mantığı ile gardımızı alıyoruz ya hayata bayağı yalnız kalıyoruz aslında...Biz ölünce ne diyecekler " rahmetli ne tweet atardı " " en çok ps de yenilince sinirlenirdi", " face de de yok bu aralar "

Sosyalleşmeyi elektrik tellerine yığınca yaşlılığımızda aldığımız maillerle hasret gideremiyeceğiz...Çoğul konuşuyorum çünkü sosyal hayat vahşileştikçe insanlar edep ve ahlak duygularını bırakıp hayvanları bile utandıracak kadar vahşileştikçe daha az yara bere alsın ruhumuz diye yalnızlaşıyoruz...

Bilmem yalnız ölmeyelim diye yazmak istedim...İnsanlar bazen ölür arkadaşlar, herkesi değil belki ama tecrübe yaşlarımıza güzel insanlarla gidelim istiyorum...

İnsanlar bazen ölür ve biz daha çok yalnızlaşırız...Şunun şurası kaç insan kaldık ruhu mutlu etmeye çabalayan...

Sonbahar derlemeleri.....

Ebru...


11 Ekim 2013

Mavili evimizin yeni üyesi






Ispanaklı börek


Malzemeler:
- 3 yufka
- Yarım kilo ıspanak
- 70 gr. margarin
- yarım fincan süt
- yarım fincan sıvı yağ
- 1 soğan
- 1 yumurta sarısı
- 2 yemek kaşığı un

Yapılışı :
Önce küp küp doğranmış soğan, daha sonra temizlenip doğranmış ıspanak yaprakları yağda sote edilir. Ispanaklar biraz soğuduktan sonra 2 kaşık un azar azar ilave edilip karıştırılır (bu işlem ıspanak suyunu salmasın diye yapılır). Yufkalar ortadan ikiye ayrılır, eritilen margarin ve süt-sıvı yağ karışımı her kata sürülmek kaydıyla 3 kat yapılır (süt-sıvı yağ karışımı margarine oranla daha az kullanılmalı). Ispanak harcı enlemesine yufkanın uzun olan tarafına serilir sonra yufka rulo yapılıp 10-12 cm arayla kesilip yağlanmış fırın tepsisine dizilir. Kalan diğer yufkalar içinde aynı işlem yapılır. Üzerlerine yumurta sarısı sürülerek 175 C'ye ayarlanmış, önceden ısıtılmış fırında üzerleri kızarıncaya kadar pişirilir...

Afiyet olsun ... 

Tarifi internetten alıp yaptım kaynak:marifetteyze bloğu...

Örgü mevsimini actim




Nekadar örsem azdir :)))





6 Ekim 2013

Zamana fısıltılar



Olur mu ? dedi kız yanında sevgilisi olduğunu düşündüğüm erkeğe...Olur mu? nekadar da kibar bir yaklaşım ve alt mesajında "ne olur olsun" iletisi güden.Sarıldı erkek insanı, sadece sarıldı ve sarılırken ilerilere baktı...İnsan okuyor tabi hareketlerden artık ilişkileri...Neden sarıldı ileriye baktı ve sustu...Konuşsaydı ya mesela "olur" deseydi veya "olmaz" da diyebilirdi...Ama sadece sustu...

Susmak: nasıl olur, olmaz ki, olur mu öyle şey der gibi geldi önceleri bana sonra belkide bir çaresizliğin içindedir de "olur" diyemiyormuş gibi geldi....Olur diyecek zamanı, mekanı , maddiyatı yoktu belkide...

Kadın insanı çok düşünüyor biliyor musunuz?...Detayları sıralıyor beyninde. erkek insanının saç teli mesafesi kadar bile beyninden geçirmeyeceği şeyleri yığıyor bünyeye...

Eskiden kendimi koyardım ilişkilerdeki kadının yerine şimdi ise kızımı koyuyorum...Erkek insanı zaten genetik mirasın getirdiği bir öküzlükle doğuyor...Büyürken anne katmamışsa içine ince ince kibarlığı, romantikliği ve insan olmayı, kadın insanının bir kalbi olduğunu o erkekten ne beklersin ki...

Oğlumu o nezaketle yetiştiriyorum...Eşini, sevgilisini, flörtünü insan yerine koyduğu sürece nekadar mutlu olabileceğini öğretiyorum O na...

Hayat zaten öyle zor ki...İlişkiler yüzünden karmaşalara, çıkmazlara girmesinler diye bendeki bu çaba...İnsanlara hakettikleri değeri verdikleri sürece mutlu olacaklarını ve kötü bir durumla karşılaştıklarında az yara alacaklarını anlatıp duruyorum...

Biliyorum bir kulaktan girip diğerinden fırlayıp çıkıyor ama olsun aklın, beynin bir yerlerinde geri dönüp dolacak yerler bırakıyorlar.Şimdi beni anlamalarını beklemiyorum...Hangimiz anladık ki.Zamanı geldiğinde "annem anlatmak istemişti bunu" demeleri bile beni mutlu edecek...

Aslında zamana fısıltılar bırakıyorum...Günü geldiğinde iadesi olacak ve beni anımsatacak...Karnımı paylaşanlara düşüncelerimi sunuyorum öylesine  içlerinde anlaşıp ben yokken beni ansınlar diye...

Ebru...






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı