30 Aralık 2012

De get 2012 :P

Bu sene babami kaybettigim 2002 den sonra kıçına tekme atıp göndereceğim senelerden biri oldu.

Himmm! Sıralama yapmadan neler yaşadiysam şöyle bir 2012 vedası yapmaya karar verdim.

Bu sene de bir iki boğulma tehlikesi atlattim... Bilenler bilir birsey icerken beni güldürdüklerinde istisnasiz boğulurum. eskiden kendimi tutar ağzimi burnumu kapar salya sümük rezil olmamaya çalışırdım bu sene bunun çok yanlıs birsey olduğunu öğrendim artık serbes stil boğuluyorum... Ben nefessiz kaldigimda gülen, sırtıma vurmayan ev halkına iyi seyirler :)))

Bir kadini dövemedim ama döverdim...Serde Karagümrüklülük var...Egeberk parkta kücük cocuklarin ciceklere kacirdigi topu alirken iki yasli bayan oglumun topu oraya attigini düsünüp " o cicekler hepimizin , kac yasinda cocuksun ayip " derken ben uzaktan Egeberki izliyordum. Cocuk banka oturdu " ben atmadim" dedi. Kadinlardan biri " gozumle gordum , sen benim torunum yasindasin seni simdi doverim" dediginde yanlarina gittim Egeberk in omzuna dokundun bizim gizli iletisim dillerimiz vardir bunun ordan uzaklasmasi gerektigi anlamina geldigini anlayan Egeberk basketbol oynamak icin uzaklasti. Kibarca Egeberk in topu atmadigini kendilerinin sadece alirken gordugunu soyledim...Hanim benide torunu sandigindan" cocugunuzu uyarin, bu park hepimizin " falan derken ben "tabii, tamam " falan diyorum yasina hurmeten . Tüm hanimefendi tavrima ragmen en son duydugum " sizin yetistirdiginiz cocuk bukadar olur" lafini animsiyorum. Kalktim " yeter dedim bukadar insanin onunde ogluma " seni doverim" diyemezsiniz diye bir bagirdim kadin yururken " kac yasindayim ben saygili ol" derken gidiyordu " saygi yasla olmaz ulayyyyn! " diye pesinden firlamamla kafayi gömmeme ramak kala kadini ordan uzaklastirdilar...beni, bizi tanimayan ama genede bizi yargilayan,anneligimi sorgulayan kimseye tahammulum yokmus bunu ögrendim... Egeberk onlara zarar, laf,kötülük getireceklere karsi nasil vahsilestigimi bildiginden bana sarilarak beni sakinlestirdi...

Kedilerdeki gibi beynimin ehlilestiremez tarafi devreye girdiginde kimseyi tanimam...

Çocuklar part inda Eda çisini, kakasını söylemeye başladı...Tuvalette klozete bakip alkış yapan insanlar kızımız için eğlence konusu oldu...En komigi kafasina bir kutu vazelin sürdügunde yasanmıştı...7 kere kafasi yikanmis sonra bulasik deterjaninda cözüm bulunmuştu...Konusmasi oturmuş, hatta zaman zaman cocuk safliginda bizi rezil eder boyutlara gelmisti. Misal, bindigimiz takside kokan koltuklari hissettiginde " kim pırt yaptiiii, kim pırt yaptı dediiiimmmm" diye bagirdiginda ana renkler ara renkler hepsine girmistik....

Egeberk ergenlige adim atti. Boyu uzadi , hükmedemedigi nerden geldigini anlayamadigimiz bazen ekolasan bir sese sahip oldu:))) Yanlis seçimlerin nelere maloldugunu öğrendi. İphone 2012 nin yarasi olarak icinde kaldi mesela :))).gerci babasi ve benimkine el koyma girisimleride olmadi degil ama en nefret ettigi sey blackberry oldu sanirim.ikileme düstügunde hep kafasina vurulacak anisi oldu :))) . En komigi sabah okula yollarken eline Edanin giysilerinin oldugu cantayi eline vermem ve O nunda alip gitmesi oldu...

İki cocugumla da yerlerde gülmekten katıldıgımız, kavga edip saç baş yoldugumuz, sarilip agladigimiz zamanlarimiz oldu...

Eşim Erkan zaman zaman Semiramis dedigim paşalarin paşasi dürüstlügü ile gene kalbime mıhlandı.bazı zaman çocugum gibi oldu bazı zaman vazgecilmez sevgilim... Ama encok dertortagim, babam,ekmegim, vatanim oldu...

Bir fotografim Ankara da bir sergide yer aldi... Life style dan cok doga fotografi cekmeye calisacagim bunu kendime görev adlettim :))))

Bizim icin zor benim için anlamlar yükledigim bir yıldı 2012. basimiza gelenler bize ders olurken cevremizdekilerinde sinavi oldu... Cevremde derdime ortak olmayan, duygularimi sömüren insanlari hayatimdan cikardigim ve bana deger veren insanlari daha iyi kavradigim bir zaman oldu.

Bir nikah ve bir cenazem oldu...

2012 den kimseye kirgin ayrilmiyorum... Hersey beyninizde caninizi sikanlari sonlandirmanizdan sonra basliyor anlam yüklemeler... Sanirim beynimi özgür birakmayi ögrendim...

Güzel dileklerle girelim yeni yıla... Mesela cocuklarimiza guzel anilar biriktirelim geriye dönüpbaktiklarinda güzel animsasinlar...kedileri sevelim...

Herkes sizi sevmesin ama saygi duysun, sizde herkesi degil size deger verenleri sevin...

"Hayat birazdaha zor" dediginiz anlarda kendinize disardan bakmayi deneyin...Tüm güzel dileklerinizi bütünün hayrina dileyin...

Ben biraz daha büyüdüm...Hayat denen olguda sonuna kadar amatör biri olarak 2013 sana da hazırım be! Yeterki hepimiz icin guzelliklerle gel....

Portakalmavisi

Ebru...

18 Aralık 2012

14 Aralık 2012

Bir bitlenmenin trajı komik hikayesi...






1982 nin ocak ayı hayli soğuk bir okadar da unutulmazdır benim için.malumunuz üzre babası asker olan her çocuk gibi taşınma konusunda mastır yapmış bir ailenin dokuz yaşında,kısmen topal,içine kapanık ve fakat fiziksel acısını içine gömmüş, çevreden yapılan psikolojimi bozacak davranışları konuşmamakla bertaraf eden güçlü bir ruhtum aslında...

Yürürken aksıyordum çünkü 1981 in yazında ayağıma bahçe salıncağı düştü ayakbileğim kıkırdağına kadar kırıldı.Kuzey deniz saha komutanlığının tombik ortopedisti" büyüme kıkırdağı zedelenmiş ayağı büyümüyecek" dediğinde benim küçücük kalbim,bilmediğim gelecekhayallerim o odada hayallerimde ise banka oturmuş babama sarılarak ağlayan annem kalmıştı.

Bilmiyorum ayağımı alçıya bile almadılar.kalın,edremitten gelmiş çekirdeği ile dövülmüş etler sardılar.kışa doğru düzelmiştim ama aksıyordum.siz siz olun çocuğunuza polyanna kitabını okutmayın.ilk okuduğum kitaptı ve polyannanın gazabı üstüme yağıyordu...

Tuzla da biz apartmanda yasasakta bahçesinde meyve ağaçları ve ahırları olan evler vardı.Bir tanesi de bizim yan bahçemizdeki Haticelerdi.Annem yaşadıklarımdan dolayı aşırı korumacı davranıyor ve resmen beni dış hayattan koparıyordu.En sevdiğim şey büyük atlas ve on cilt fotoğraflı meydanlarus ansiklopedileriydi.

Bazen bahçeye çıkardım.Hatice yanıma geldiğinde açardık atlası coğrafi,siyasi ne varsa Libya ya bakardık.çünkü babası libya da çalışırdı.mesela ben parmak ölçüsüyle libyaya nekadar zamanda gidilir onu bile hesaplamıştım.şöyleki, en uzak gittiğim yer Bolu idi.Bolu istanbul arası kaç parmaksa, libya istanbul arası şukadar parmak demekki yol şukadar sürer diye birde bilmiş bilmiş hesablamalarım vardı.ama hep engüzel yerinde annem çağırır, Hatice ile oynamamamı O nda bit olduğunu söylerdi.beni uzak tutmaya çalıştığı için yalan söylüyor diye düşünürdüm...

Ocağın 15 de annem koca bir bavulla kardeşimi doğum yapmaya zeynep kamil hastanesine giderken ben O nun bizi terkettiğini düşünmüştüm.koca bavul arkadaş ben ne bileyim.

günler geçiyor annem gelmiyordu"anneme gidelim baba" dediğimde."bende biliyorum annende seni özledi ama yol uzak,çok soğuk,Ebru hasta olur, hem ben dayanamam GETİRME dedi annen" dediğinde önünde arkasında ne dediği önemli değildi annem "getirme" demişti.iki gün çok üzülmüştüm benim böyle üzüntü günlerim vardı iki,beş,yedi gün diye.

İki gün sonunda halka açılmaya karar verdim.zaten tüm gün babam yoktu ve ben özgürdüüüm.

"HATİCEEEEE SİZE GELİYİM Mİİİİİ ?"

Günlerce Haticelere gittim.Ahır temizledik,çökelek peyniri ve domatesleri ekmeğin arasına koydurup sokakta popomuz donana kadar taşlara oturup yedik.yayık salladık ayran yaptık çok eğlendik....yaşasın hem özgür hem de pistim at gibi kokuyor,kafamda bitler cirit atıyor , ellerimin üstü soğuktan yara olsa da mutluydum.Annem çok titizdi dizlerimi vimlediğini bilirim.

Yirmi gün sonra annem geldiğinde kucağında kardeşimi gördüğümde "getirme" kelimesini çoktan unutmuştum.

Bir kaçgün sonra annemin çığlıkları sanki evrende yankılanıyordu."Bitlenmiş buuuuu.kafasına baaaak,gözün kör olmasın senin okuldan mı aldın bunu yoksa haticelere mi gittin, komşulaaar...

komşular geldi önce benzine batırdıkları tarakla sonrada babamın eczaneden aldığı ilaçla bitlerimi temizlediler...

üçgün geçmemişti annem çığlık çığlığa bağırıyordu."gözü kör olmayasıca bana da bulaştırmış...lohusa lohusa mahvoldum ben komşulaaaarrrr!

ahahahaaaa! artık anne kız değil ayrıca bit kardeşiydik :)))....

1982 nin ilkbaharında ayağımdaki kemikler kaynarken aralarına sıkışan etlerden mütevellit olan aksamam prof.çıkıkçı melek hanım tarafından Baltalimanı kemik hastanesinin sevgili doktorunun emri ile bertaraf edildi.

Bitlenmek hiçbirşeydir aslolan eğlenmektir.....


sevgilerimle....


Ebru...

5 Aralık 2012

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı