27 Nisan 2012


Zaman çok çabuk akıp gidince, insan zamanında yaşadığı bazı anlara onları anımsatacak şeyleri karşısında görünce yeniden dönebiliyor.İçinde yaşarken dayanılmaz gelen anlar nekadar da çabuk unutuluyor ya da öteleniyor.Bu kapı benim çocukluğumun sığınaklarından birine açılıyordu.Seksenlerde bu kapı gözüme bukadar küçük görünmese de ona ulaşmak benim için bir hayli zahmetliydi...Selanikten göçeden bir aile yaşardı bu evde ve bu kapı hep neşeye, benim için kendimi iyi hissettiğim zamanlara açılırdı.Evi kendileri yapmışlardı ahşap oymaları, kapısı bile Selanikte bıraktıkları evin aynısıydı.Bunu evdeki nine anlatırdı.Onu dinlerken cumbalarındaki sakız sardunlayaların kokusunu bile alanbilirdiniz.Maksat ata evlerini birnebzede olsa yaşatmaktı belkide...Bana gelince, ben Polyanna isimli bir kitap vardır bilen bilir onu ilk okuduğumda daha yedi yaşımdaydım...Keşke ilk okuduğum kitap o olmasaymış dediğim zamanlar çok olmuştu.Heleki yatağımın kenarına koltuk deynekleri bırakıldığında...Seneler sonra bu kapıyı gördüğümde aklıma ilk sol ayağım, canımın acımaları ve bu eve gelmek için koltuk deyneklerimle nasıl kanter içinde kaldığımdı...Kızın başına talihsiz bir kaza gelir bir yıl koltuk deynekleri ile dolanmak zorunda kalır.Mahalledeki tek dostu ailesi ile bu evde yaşamaktadır ve içine çok kapandığı için hemen hemen hergün bu eve bu kapının önüne kadar gelip içeriye girdiğinde yaşlı ninenin anlattığı hikayelerle bedeninden sıyrılıp o düş bahçelerine kaçabilir...Her mutluluğa açılan kapı öncesinde meşakkatli bir yol , her zorlu yolun sonunda da insanı güzelliklerle buluşturacak bir kapı vardır...Benim düş bahçemin kapısı buydu ....Sevgilerimle...

Ebru

25 Nisan 2012

martı



yaşlılıktan mıdır nedir tuhaf bir hava durumu takipçisi oldum son zamanlarda...belkide birilerini arama bahanesimi edindim kendikendime bilmiyorum.'Aman kızım havaya aldanma oğlanı okula yollarken iyi giydir','oğlum akşama sis var ona göre vapura git ' hoşumada gidiyor arıyıp soruyorlar "anne hava nasıl yarın sen bilirsin" diye :).
Olaydan 12 saat önce...
lodos fırtınaya döndü kızım aradı çok korkmuş hemen haberlere baktım köprü trafiğe kapatılmış oğlumu aradım,damadımın sesini duydum rahatladım...
Lodos İstanbulu kötü vurmuş.Çatılar  uçmuş seyrederken uykum gelmeye başladı ...yatağıma giderken lodosun heleki bu lodosun beni Yenikapıdaki çocukluğuma götürdüğünü hissetiğimde gülümsüyordum...Yenikapıda sahilde 3 katlı bir evde altkattaki Ermeni aile ile birlikte yaşıyorduk...lodos olduğu akşamlar dalgalar 1. kata ulaştığında gecenin titreyen mum ışığında birbirimizin koynuna sokulan martılar gibi olurduk.Madam yukarı çıkar havaya  veryansın eder oğlu Gagig battaniyenin altında yanımızda yerini aldığında sabah lodosun bize neler getirceğini hayal ederdik...

olay sabahı...

uyandım....yüzümde tuhaf tebessümle içimden "bakalım lodos bize ne getirmiş " dedim...banyoya gittim abdest alacakken apartman boşluğundan çırpınmaları duydum...giriş katında oturuyorum ben, havalandırma benim katımda son bulduğundan lodosun bize ne getirdiğini sanırım anlamıştım...Çaresiz ürkek bir martı :)

aranacak heryeri aradım...Çocukluğumun panayır yeriydi şimdi sokağımız. itfaiye merdiveni nekadar da büyükmüş...Martı ufak sıyrıklarla durumu atlattı hemen bakımı yapıldı ve özgürlüğüne salındı...Komşularımız bir araya geldi çocukluğumdaki evimizdeki o sıcaklık mahallemizi sardı sanki bense kahramandım işte :D

herkesin şehrine ait hikayesi başka oluyor işte.bizimkilerse hangi yaşta olursan ol istanbul lodosu misali birazda martı serseriliğinde işte ....

Olayın başkahramanı annem olup bana ise öykülendirmek kaldı anlayan anladı umarım.Hayat kısa yahuu! sevin sevilin içinizdeki sıcaklığı kaybetmeyin  en önemlisi duyarlı olup  ve kıymet bilin ....

Ebru...





23 Nisan 2012

Eşime



hayat değdi sihiriyle yüreğimiize
yol aldık  güç verdik hep birbirmize
ben senin kalbini sevdim...
Ne var herkes sever iki göz, bir bakışı
ben senin eğilmez bükülmez duruşunu
herşeyden önce ruhunu sevdim...
Hasta olduğundaki sessizliğini
çaresizliklerinde yanmdayken bile çekip gitmelerini
konuşmadan anlaşmalarımızı
çocuklarımıza yaptığın babalığı
naifliğini,iyi evlat olmanı,ağar abi olmanı, dost olmanı
başına gelen herşeyi tecrübe sayıp bize daha çok sarılmanı
ben senin en çok benim olmanı sevdim...
tanrı biletini iyiki benim yanıma kesmiş
Sevgili eşim, canım YOL ARKADAŞIM....

Allah şaşırtmasın...
Not: Şair burda inceden mesaj veriyor....

Ebru....

10 Nisan 2012

Son Nefesim (Kolpa)

Zakkum - Anason

Silgi

ben sanırım 7 yaşlarındaydım, Beylerbeyinden Kuzguncuğa yürürdük babamla...gidebileceğimiz tek tuhafiyeden bozma kırtasiye aynı zamanda tencere de satan tek dükkan oradaydı...içeri girince burnuma ilkgelen bu silginin kokusu olurdu...Babamın dolmakalemine mürekkep bana da bu silgiden alırdık...Eve gelene kadar bilmediğim şairlerin anlamadığım şiirlerini dinlerdim babamdan. aman ne mutlulukmuş yanımda babam, kulaklarımda istanbul şiiirleri,uzayan boğaz yolu ve avuçlarımda mis gibi silgi kokusu...

ilkbahar


2012 ilkbahar çekimlerim...

güzel birşeyler




geçenlerde web de dolaşırken bir siteye denk geldim ...Çok hoşuma  gitti paylaşmak istedim...Burdan ulaşabilirsiniz...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Portakalmavisi bir; hüzünleri dibine kadar yaşamadan terketmeyen, sonrasında da ardına dönüp bakmayan hüzünbaz zamanlar cambazı....

pin

yukarı